Pazar, Ocak 22, 2006

tek istediği idi sinesine sarabileceği bir sıcak yürek,
bir küçük eldi tutacağı.
heyhat nice sene boşa geçmiş ömrünün,
nice duaları es geçmiş arzuları.
ve huzur dolu uzandığında yatağına,
bom boş kollarının huzursuzluğuyla dalıyordu rüyalara

ne yazık soğuktu elleri
ne yazık sahteydi gülüşleri
ne kadar yazık,
çok güzeldi hisleri

helak oldu, viran oldu
bir avcının şöminesine
süs oldu
yalan oldu

Bu şiiri adaşımla konuştuktan sonra yazmıştım. Dertleşirken yaklaşık olarak aynı şeyleri hissetmiştik o anda . Hayatımızda yaşamakta olduğumuz boşluk neredeyse aynıydı, hatta aslında bu boşluğun benim için ne anlama geldiğini de o zaman keşfetmiştim. O'nunkini bilemeyeceğim ama benim yaşadığım bu boşluk diş çürüğü gibi rahatsız ediyor beni. Çok şükür gerçek anlamda hiç çürük diş ağrısı çekmedim, o yüzden bu acıyı gerçekte bilmiyorum ama anlatılanlar ve gözlemlediklerim bir fikir sahibi olmamı sağladı. Nasıl rahatsız ettiğine gelince, gelip geçici bir şekilde ama asla yok olmadan hatta orada olduğunu bildiğin sürece kendini hissettiren ve bu çürüklere gerekli hassasiyeti göstermeyip onun için önlemler almazsanız diş çürüğü git gide büyür, ileride daha büyük sorunlara yol açar, hatta cehennem azabı gibi ağrısı hiç dinmeyen! En sonunda çektirirsin dişi artık sorun kalmamış yerine bir protez konmuştur.

Fakat her ne kadar protez bir diş, dişten beklenineni aynen yerine getirse de değiştirilmiş bir his asla yerine geldiği hisle aynı görevi göremiyor. O yüzden önlemimi almalı ve boşluğuma bir dolgu yaptırtmam gerektiğinin farkındayım. Nasıl olursa olsun ama şu da varki dolgular hiç bir zaman kesin çözüm olamaz keza dolgular sizi hiç beklemediğiniz yerde yerinden çıkıp düşüp kaybolarak sizi yine zor durumda bırakacaktır. Sizi hiç bırakmayacak bir dolgu bulmak ne akdar zor değil mi? Eh günümüz teknolojisi de gittikçe gelişiyor. Dişlerimizdeki dolgular artık düşmüyor ama ya duygularımızdaki dolgular. Bu aylak bilim admaları ne zaman buna bir çare bulacaklar?

Cevap basit, hiç bir zaman. O yüzden ben bıraktım artık o içimdeki boşluk varsın zaman zaman depreşsin hatta durmuş kalbimi çalıştırmak için yumruklayayım göğsümü. Belki ileride bu boşluğu dolduracak bir aylak bilim adamı bulamam ama belkide birini bulurum belli mi olur? En kötü ihtimalle aldırırım o hisleri yerine suni bir his koydurturum artık sen android ben robot sevişi veririz gündüz gece hatta "aman_sabahlar_olmasın.exe" diye komut hataları çıkar mavi ekranlar üstünde. Belkide yeni hisler yüklerler korteksimize.

Zaman geçerken bir 5 dakikanı daha çaldım kusura bakma ama yalnızlık işte. Ben esasında yukarıdaki şiirimin İngilizce uyarlamasını yazdım onu yayınlayacaktım ama gel gör ki birikmiş içimde bütün bunlar. Neyse ben bu şiiri de yayınlayayım en iyisi bir de onu oku.

Kendine iyi bak çünkü sana bu yakışıyor esen kal.


a warm heart to cover his bosom
and a tiny hand to hold
maybe a couple of eyes to get lost
all he was asking for whiles

he lived so many wasted years
prayers passed so many desires
he glanced so many tears
ears heard enough cries

when he lies on his tranquil bed
he fells in to sleep by
uneasiness of hollow hugs
the lonely dog up on the sky

alas, how cold were his hands
alas, how fake were the smiles
alas, how nice were his feelings
that blossoms inside, pity on those all

he feeled pain and suffering
and his heart is now decorating
a fireplace of a hunter
trophy of a regular hunt

the dog up on the sky
he is not lonely now

Hiç yorum yok: