Salı, Eylül 27, 2005

Onu dinlerken.. neler hissediyorum neler..

2001 yılında tanışmıştık, tam da kendimi melankoli denizlerine öylece bıraktığım dönemlerdi. Onu dinledikçe daha çok kaybediyordum ruhumu ve melankolinin getirdiği acı değişik bir haz veriyordu bana. Hatta oturup ciddi ciddi mazoşist olup olmadığımı düşündüm. Bunların cevabı tabii ki de bir gencin ergenlik dönemi sancıları olabilirdi ama ben hiç ergen olamadım, hayatımı etkileyecek bunalımlara girmedim, aileme hiç kavga edip küsmedim, insanların beni anlamadığını hiç düşünmedim. Bir acaip geçmişti o dönemler ve onu dinledikçe anlam kazanıyordu her şey. Ben aslında ergen taklidi yapan bir çocuktum, tıpkı şu anda bir yetişkin taklidi yapan çocuk olduğum gibi. Sadece bendeki bu eksikliği onu dinledikçe fark ediyordum, üzüldüğümden değil ama bir başka iyi hissediyorum kendimi. Hüzünlenmek, şiddetli bir yağmur gibi acı çekmek veya sert bir rüzgar kadar üzülmek değil ama efil efil esen meltemi hissetmek idi hüzünlenmek. Severim meltem esintilerini sıcak günlerde rahatlatır bedenimi, açarım kolalrımı meltemi kucaklarım, her yerim meltem olur ne güzel bir duygudur. Şİmdi de onu dinlerken açıyorum kollarımı onu kucaklıyorum söylediği her sözü daha yakından anlamak için daha çok işlesin içime, aklıma, zihnime. Onu dinlerken aklıma en sık gelen şey başarısız ilişkilerim, olmayan aşklarım ve aslında aşk diye bir şeyin olmadığı. Ne yazık, hayalleri ölmüş bir genç adama bağlanmış hayal serumu gibi. Hayalleri ölmüş derken kendi geleceğime dair güzel hayaller, kendimi hiç oralarda göremiyorum ama başkalarını görebiliyorum. Onu dinlerken hayal kurabiliyorum, ne kadar acı, ne kederli.

Anathema grubunun "Judgement" albümünü dinliyorum. Ne tatlı bir hüzün, ne acı bir masal. Sadece onu dinlerken değil daha bir çoğunu dinlerken hayal kurmak, hayalleri orada bırakmak. İnsan işte bu şarkıları dinlerken ölebilir, ama bir intihardan bahsetmiyorum. Yatağında huzur dolu bir ölüm, biri elini tutarken gelen ölüm, Judgement'ı dinlerken gelen ölüm.

Hiç yorum yok: